Sadece geceleri “the kominsky method” izlerken verebildiğim mola… öbür zamanlarda ben, ben olmaktan çıkıyormuşum meğer. Ha bir de başucumda yükselen kitap duvarına başlasam mesela, biraz daha insanlığa yaklaşırım bence. Ama ebeveyn kitaplarından da yıldım, edebiyata açım yav…
- Deprem
- çocuk şarkıları
- Word brain
- Akut
- Afad
- Deprem çantası
- teyit.org
- birlik oyuncak
- ikea antilop mama sandalyesi
- anne tavsiyeleri
- kestane
- taze mutfak
- philips biberon ısıtıcı
- konak
- hamilelik kiloları
- rezan has müzesi
- minişler
- milupa kavanoz mamaları
- kreş
- illüzyon müzesi
- glamping
- stres
- medela
- Kitap koala
- serum fizyolojik
- reflü
- yenidoğan bebeğin tuzlanması
- Kral Şakir
- kidega
- baba blogları
- ruhların kaçışı
- okunması gereken bloglar
- homeopati
- JD organik yumurta
- nerolinn
- hayao miyazaki
- gebelikte alınan kilolar
- İlkokul ararken kaybolanlar
- doğal yaşam
- meav yayıncılık
Kulağa garip geliyor değil mi? “Olur mu öyle şey canım, molası mı olur anneliğin” diyenleri duyar gibiyim 🙂
Bugün yaptıklarını sıralar mısın canım ANNE. Kahvaltı hazırladın, evi derleyip topladın, belki işine gidip geldin, yemek yaptın, çocuğunun altını yıkadın, çocuğunla oyun oynadın… Onları sormuyorum ben. Anne olarak, eş olarak, çalışan olarak değil; kendin olarak ne yaptın?
Ayna karşısına geçip yüzünü inceledin mi mesela? Bir kazayağı daha eklenmiş mi acaba o güzel gözlerinin yanıbaşına? Dudağına o sevdiğin ruju sürüp kendine gülümsedin mi? Ya da hiç acele etmeden, kulağın yan odada olmadan şöyle sıcacık bir duş aldın mı? Bir fincan kahve yapıp kendine; dumanı üstünde tüterken onu yudumladın mı? Yarıda kalmış kitabını eline alıp satırların içinde yolculuğa çıktın mı? Veya anne olmadan önceki zamanlardaki gibi eşinin elini tuttun, ona sarıldın mı?
Eğer bunlardan bir tanesini olsun yapmadıysan, o molayı vermedin demektir. Peki ya yaparsan? Kötü bir anne mi olursun o zaman? Olmazsın canım ANNE. Kötü bir anne olmazsın ama mutlu bir anne olursun, mutlu bir kadın olursun, mutlu bir eş olursun…
Anne olduğumuz andan itibaren kendimizi öyle bir kafese sokuyoruz ki bazen, arada birileri gelip kapısını açtığında (mesela annen “getir torunumu bana birkaç saat ben bakayım” dediğinde) çıkmak istemiyoruz o kafesten. Sanki suç işliyormuşuz, sanki anneliğimizden vazgeçiyormuşuz gibi geliyor ama gerçekler öyle değil.
Mutlu bir çocuk yetiştirmek için önce mutlu bir anne olmak gerekir. Bunun için de bazen o kafesin kapısını biraz aralamak… O kafesi belki kuaföre giderek aralarsın, belki kahve içerek, belki kitap okuyarak, belki eşinle başbaşa bir yemeğe çıkarak; hiç farketmez… Ama şunu unutma; o kafesi bazen aralaman gerekir canım ANNE. Bazen anneliğe kısa bir mola vermen gerekir ki moladan döndüğünde evladına gülen gözlerle sarılabilesin…
Hadi şimdi git ve o kafesin kapısını arala… Minik yavrun seni orada bekliyor olacak merak etme…
Sevgilerimle…
mola verebiliyor muyduk?! :)) hocam, oyuncu değişikliği yapsak:/