Şu ilginç günlerde ne kadar uğraşsam da maalesef yazamadım. Yazdım yazdım sildim, sildim sildim yazdım ama olmadı (sanırsın uluslararası dergi makalesi yazıyorum). Sonra tahmin ettiğim bir haber ile karşılaştım ve dedim ki; kalk anam bacım, kalk!

Konumuz eğitim tabii ki!

İlk olarak özel okullara giydireyim. Birçok okul daha sene bitmeden velilere bir sonraki sene için erken ödeme seçeneği ile indirimli fiyatları mail atar. Doğal olarak veli bu indirimden faydalanmak ister, sonuçta özel okul maaliyetleri her aile için yüksek düzeydedir. Ödemenin diğer kısmı taksitlendirilir ve bir sonraki yıla aktarılır. Yani belirli bir meblağ önceden alınmış bile olur (en basit mantıkla anlatıyorum). Kaldı ki okullar önceden hazırlanış bir plan ve yatırım ile ayakta durabilmektedirler (birçok işletme gibi). Yani pamuk ipliğine bağlı bir finansmanla okul açılmaz ve ayakta duramaz. Tüm bu plan program çerçevesinde, öğretmenlerin ve diğer çalışanların maaşları belirlenmiştir. Yani ‘Vay efendim imalathane çalışmıyor, yok satışlar durdu, vay kargo yapamıyoruz, insanların ihtiyaçları değişti, korana bana kaçtı, tarlayı çekirge bastı’ gibi durumlar okullarda gerçekleşmez. Maaşlar tıkır tıkııır (Yaz tatilleri dahil) düzenli yatar/yatmalıdır. Yani öğretmeni şu dönemde ücretsiz izne çıkarmak nedir benim aklım almıyor! Artık bu fırsatçılığın arşa çıkmış halidir. İster online ders yapsınlar, ister video göndersinler, ister hiçbir şey yapmasınlar fark etmez.

Evet böyle yapan küçük zihniyetli okullar var maalesef. Bunlar genelde patron okulları denilen küçük okullar (butik değil güccük) aşağılamak için demiyorum ama zihniyetlerini bildiğim için söylüyorum. Bu okullar öğretmenlerine değer vermezler ‘sen git diğeri gelir’ mantığıyla çalışırlar doğal olarak sürekli değişen bir öğretmen yapısı vardır. kriz içinde anlık çözümlerle çalışır ve her şeyi öğretmenin sırtından geçinerek yaparlar. Bu okullardaki öğretmenler emir eri gibi çalışır. ilişkiler anti-profesyöneldir. Aralarında yazın maaş vermeyenler bile vardır. Bu patron zihniyetiyle eğitim kurumu açan kişiler, zengin olma peşindedir. Şu çok nettir ki, eğitim sektöründen zengin olunmaz/olunamaz. Ne kadar düz şekilde maliyetlerle ilgili şeyleri anlatsam da eğitime yatırılacak paranın limiti sınırsızdır. Kurucunun ve çalışanların vizyonu bunu belirler. Paranın akışı patron cebine cukka şeklinde değil, eğitim ve öğretime yatırım şeklinde olmalıdır.

Şimdi bu iki ayrıntıyı göz önüne alınca, velilere düşen, bu tabloyu doğru okumaktır. Sadece okuldan elde ettiği gelirle zengincik hayatı süremeye çalışan bir kurucu/patron öğretmenlerine ücretsiz izin veriyor. Bu okul sizin çocuğunuza zerre ahlaki değer veremez. Verse verse hakkı yenen öğretmenin üzüntüsünü verir. Bu kişiler sizin çocuğunuza öğrenci olarak değil para kaynağı olarak bakarlar. Böyle okullara çocuğunuzu lütfen göndermeyin. Ne size, ne öğretmenlere, ne vatana, ne millet faydası yoktur bu tür okulların.

Hadi bunlar güccük okullar. Peki goca goca okulların öğretmenleri okullara çağırıp online eğitim verilecek diye risk altında bırakmasına ne diyorsunuz? Özel eğitim sektörünün durumu bu maalesef hepsinin gözünü hırs bürümüş durumda. önce kendileri arap atı gibi yarışıyorlar sonra da öğrencileri koşturuyorlar.

Değerli velilerim, abilerim ablalarım lütfen bir eğitim kurumunu değerlendirirken sadece okul olarak görmeyin. Nasıl işlediğine, çalışanların hak ve özgürlüklerine, yaklaşımlarına da özen gösterin. Çünkü bunların çıktıları sizin çocuklarınız olacak. Öğretmenlerin haklarının arkasında durması gerekenlerden biri de velilerdir.

Değinmek istediğim bir diğer konu da, öğretmenlerin can hıraş yapmaya çalıştıkları dersler. Online dersler, video dersler, çeşitli çırpınışlar… hepimizin ilk defa tecrübe ettiği bir olayı yaşıyoruz. Öğretmen arkadaşlar da elleriden geldiğince uğraşıyorlar. inanın az vakit almıyor bu işler. Sınıf gibi de değil ortam. Durum böyle olunca garip sahneler yaşanmıyor diyemeyiz ama linç edecek bir durum da yok ortada (içerik tartışılabilir). Özel okullar kendi programlarını uygulamakta serbest olsalar da milli eğitim bakanlığının belirttiği eğitim öğretim kazanımlarını vermek zorundadırlar (bütün okullar ve seviyeler için mecburidir). Söylemem o ki, vay benim çocuk geri kaldı, vay diğer okul şöyle yapmış vs. bunlara gerek yok. Kazanım aynı kazanım olmak zorunda. Peki ne görüyoruz, ‘susadın mı evladım?’ ayağına öğrencinin odasına sızıp dersleri dinlemek isteyen veliler. Onlara gün doğdu tabii, zaten meraktan ölüyorlardı okulda ne dümen dönüyor diye. Hazır evde de can sıkılırken azcık yancılık yapma peşindeler. Şu zor günlerde etmeyin eylemeyin, sakin kalın öğretmenlerimize destek olun cancaazlarım.

Şimdi burada yok devlete, yok özel okul patronlarına, yok velilere çok yükseldim, viyana kapılarına dayanır gibi gidiyorum ama beni daha da hiçbir okul işe almaz. Artık bana bi yardım fonu açar klavuz ekibi diye düşünüyorum.