Son İçerikler
- mononoke hime
- ters yüz
- kanguru
- prenses mononoke
- rüzgar yükseliyor
- yüreğinin sesi
- ergo baby carrier
- lifehack
- virütik hastalıklar
- influenza
- anne karnında bebek hareketleri
- platanus
- doğum günü pastası – kitap
- pippet hijyen ürünleri
- alerji
- basit pratik ve lezzetli bebek/çocuk yemekleri
- erişte
- adaçayı
- brokoli çorbası
- brokoli
- starbucks
- caffe nero
- zerdeçal
- su içmeyi kolaylaştıracak yöntemler
- bazı kuşlar uçtu
- beyoğlu macerası
- 6 yaş üstü çocuk kitapları önerileri
- cornelia funke
- sınıfın cadısı
- migros sanal market
- columbia
- turşu kavurma
- kar pantolonu
- alışveriş çantaları
- mandala boyamak
- kaneviçe işlemek 1
- dostlarım
- keçiboynuzu pekmezi
- cagliostro’nun şatosu
- hm
/
1
Hayatımın en güzel keşfi. Mandala boyamaktan sonra ellerimle bir şeyler üretmeyi daha çok sevdim. Çünkü beyaz yakamızla zihnimizi kullanarak tıkır tıkır bilgisayar başında günü kurtarırken eve döndüğümüzde elimizde tutabileceğimiz hiçbir şey olmuyor. Ben bunun eksikliğini ilk hissetmeye başladığımda deriko bana mandalayı boyamayı buldurdu. Derken yetmedi daha kalıcı daha bir amacı olan bir işe yönelmek istedim ve tesadüfen kaneviçe işlemeyi heves ettim.
Annem ve beni tanıyan herkes çok çabuk pes edeceğimi (evet o iğneler kumaşın deliklerinden başka sıklıkla elime, parmaklarıma ve kaybolarak denk gelen yerlerime battı) ve sıkılacağımı düşündüler. Bense annelerimiz ve önce jenerasyonun dünyayı yakmamasının tek sebebi olarak bu elişlerini görüyorum. Böyle sakinleştiren, güzel bir şeye emek verdiğini gördükçe mıtlu eden ve hediye edildiğinde o mutluluğu daha da büyüten bir şey yok. Yani vardır da benim dünyam küçük.
Yaklaşık iki sene olacak başlayalı ve zamanı geldiğinde benim için bir yan geçim kaynağına dönüşecek. Şimdilik sabaha kadar oturup konuşabileceğim bir hobim.