İlk çocuksa, 40 gün kadar tatile çıksınlar . )
- go
- plan coeur
- bisiklet kaskı
- Boron matik
- quido
- the wind rises
- fırında somon
- çinko
- matematik delisi
- Albert amca ile kara delikler
- çocuklar için ekran süresi
- zıp zıp tavşan
- her yerde oyun
- Öfke dansı
- Feminist babalar
- Kasabanın en şık devi
- gökteki kale
- 8 yaş üstü çocuk kitapları önerileri
- küçük findus kaybolunca
- eylem erdem uğurlu
- Hayal mutfak
- the raccoon war
- tost
- dayanışma ekranı
- into the night
- malakan peyniri
- öğretmenlik kutsal değildir
- ebeveyn
- funmathfan.com
- after life
- podolog
- deriko blog
- kayıp kızın hikayesi
- çınaraltı ızgara ve kebap
- vejeteryan yemek tarifleri
- su arıtma cihazı
- pancake
- menüler
- sömestr etkinlikleri
- karne dediğin nedir (ki)?
Gece yarısı kolik sebebiyle aspiratörün önünde nöbet tutmak. (Kızımda o kadar fenaydı ki burnundan getirdi. Kocaya sandalye koyuyorum fırının önüne bari oturak salla diye. Adam oturur oturmaz basıyor çığlığı. Sabır deyip kalkıyordu ayağa :))
sonsuz anlayışlı olmak, analamsız ağlama nöbetlerini dindirmeye çalışmak, yeni katılımcıyla hızla iletişime geçerek anneyi rahatlatmak ve sürekli sağlam durmaya çalışmak 🙂
bebek ciyak ciyak ağlarken tv seyretmesinler. Anne kişisi “pes doğrusu, çocuk siteyi ayağa kaldırdı sen hala burada oturuyorsun” dediğinde “e ben ne yapabilirim ki seni istiyor” demesinler. çocuk için bişey yapamasalar bile annenin yanında olsunlar, bez versinler, kremi kaldırsınlar, annenin saçını okşasınlar, yalnız değilsin desinler…
emzirme dışında annenin yaptığı her şeyi babalar da mutlaka yapabilmelidir. bunları yapabilen, emzirirken de bebeği kaldıran yatıran baba candır:)
karışmasınlar her şeye yeter. annenin stresi anneye yetiyor zaten lohusayken, hele de ilk bebekte. ikincide karıştırmıyorsunuz zaten..
bi titreyip kendilerine gelsinler. ortak yapılan çocuğu dünyaya getirmek için fiziksel, ruhsal, hormonal bir ton çile çeken, doğuran, emziren, kamusal hayattan uzaklaşmak zorunda kalan, yalnızlaşan sevdiklerine ellerinden geldiğince yardım etsinler.
eşimin hakkıyla yerine getirdiği görevlerdi. özellikle 1 ay boyunca pençesinde olduğu lohusa sendromum sırasında beni hiç yalnız bırakmadı. izin alabilecek pozisyonda olduğu için 1 ay izin kullandı. umarım tüm babaların uzun uzun doğum izinleri olur.
çoğunlukla hassas olsak da hastalıklıymışız gibi davranmasınlar. gözümün içine “şimdi bir şey demiyim ben” der gibi bakınca anlıyoruz, içinizden geçeni 🙂
kendi kahvaltısını kendi hazırlasın bana yeter vallahi. sabahın bu saatinde asker gibi dikiliyorum, gece çok iyi uyumuşum da sanki…
lohusalık sadece anneyi değil babayı da çok yoruyor. her ne yapsa daha fazlası isteniyor, ama olsun.
– anlayış
– hoşgörü
– soğukkanlılık
bunlar bizim işimizi görmüştü.
– anne uyumuyor olsa bile bebeğin ağladığını duyduğunuzda bebeğe siz gidip bakın. zira anne o sırada bebeği en son görmek isteyen kişi olabilir.
şimdi bunu buraya yazıyorum ama garibim o da ne yapacağını şaşırmış durumda. yani bunların hiçbirini yüzüne söyleyemem. içimi buraya da dökemeyeceksem nereye dökeceğim?
– emzirme yastığını inek desenli olanının seçmesinin sebebi komik olması olabilir ama yani o ne öyle ya!
– maç var diyerek eve geç gelmesin!
– annemle iyi anlaşamadığını biliyorum ama anneme of puf yapmasın!
– üstümü değiştirmem için ısrar etmesin! istemiyorum ay! gelmiyo içimden!
– ben uyuyamadıkça yok bitki çayı yok ayran dayayıp durmasın!
– beni alışverişe götürmek istemesin! çünkü şişkoyum!
– kızımızı benden çok sevmesin! hep en çok beni sevsin!
oh be…