var böyle şeyler. anne-bebek blogları.

hamileliğinden itibaren, bebeğinin ilk aylarını filan yazan anneler. benim denk geldiklerim hep ay ne mutluyuz, işler nasıl da yolunda gidiyor kıvamında. nefret ettim!

isimleri işte bloggeranne, zırtanne, pırtanne…

bi tanesini okuyorum bi haftadır.. allahım 4 haftalık bebek gülücükler saçıyor, sesler çıkarıyor (oha), seslere sesle cevap veriyor (çüş!), yatağa koydun mu uyuyor, misler gibi emiyor, deryalar gibi süt var kadında, deliricez mutluluktan. evde aneler kayınvalideler, herkes kadının etrafında pervane, kadın sürekli keyif yapıyor, uyku uyuyor, arada kocasıyla yemeğe çıkıyorlar filan millet bebeğe bakarken…

bu ne abi.

hani oku, kafayı ye. kendin zombi gibi dolaşırken, memeler çatlaklardan emziremediğin için mastit olmuşken, bebe uyumamak için yediyüz takla atarken ve sen kendini pencereden atmak üzereyken… aaa birilerinin hayatı ne acayip!

okumayın bunları. ciddiyim.

ben 1 haftadır resmen kendimi yetersiz, kapasitesiz filan hissediyorum bu kadını okudukça. halbuki yok böyle bişey. abart abart nereye kadar. 4 haftalık bebek nereye gülücükler saçıyor, kimi kandırıyorsun. anca uykusunda gülümser refleks olarak 4 haftalık çocuk. bilmeden, bilinçsiz. öf düşünürken fenalık geldi kadının egosundan.

bisigtiringidin afedersiniz, bloglarınız da biyerinize girsin.

(adam gibi gerçekleri yazanları tenzih ederek…)